TerraNova
New member
Almanya’da, COVID-19 aşısını geliştiren BioNTech şirketinin kurucuları Uğur Şahin ve Hasret Türeci, Omicron varyantı niçiniyle paniğe gerek olmadığını söylemiş oldu.
Uğur Şahin ve Hasret Türeci, Mainz kentinde düzenlenen 25. Aydın Doğan Vakfı Ödül Merasimi öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Omicron varyantı hakkında iki hafta daha sonra genel dataları topladıktan daha sonra kesin bir sonuca varabileceklerine dikkati çeken Uğur Şahin, “Yeni Omicron varyant niçiniyle rastgele bir endişe duymaya gerek yok. Paniğe gerek yok. Varyantın epeyce farklı mutasyonları olduğunu biliyoruz. Aşının bu varyanta daha az tesir sağladığını ancak ağır hastalıktan da koruduğunu biliyoruz.” dedi.
Aşının iki seviyede muhafaza sağladığını söz eden Şahin, birincisinin antikor ikincisinin de t-hücreleri denilen bağışıklık hücreleri olduğunu belirterek, “Aşı, ağır hastalık seyrine karşı muhafaza sağlıyor. Ağır hastalık seyrine de müdafaa sağladığı için bir itimat sağlıyor. Üçüncü doz aşı olduktan daha sonra pek uygun bir müdafaanın sağlandığına eminiz.” diye konuştu.
Almanya’da aşı olmayanların oranının yetişkinler içinde yüzde 15-20 içinde seyrediyor olmasından dolayı salgının üstesinden gelinemediğini anlatan Uğur Şahin, “Bulaşma oranı ve hastalık hadise sayısı, aşı olmayanlar içinde artış gösterdi. Olay sayıları aşı olmayanlar içinde aşı olanlara kıyaslandığında 8 kat daha fazla. Aşı oranıyla kıyaslandığında ağır bakıma alınma oranı da 8 kat daha fazla. Hatırlatma dozu gerekli. Özelikle aşikâr bir yaş kümesi için. Genel olarak nüfusun tamamı için 3. dozun gerekli olduğunu söylüyoruz. 20 kat daha muhafaza sağlıyor. Üçüncü doz ile yüzde 97 müdafaa sağlanıyor. Omicron’dan bağımsız olarak üçüncü dozu en kısa vakitte olmayı tavsiye ediyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Aşının yan tesiri olup olmadığı sorusunu da cevaplayan Şahin, yapılan araştırmalara bakılırsa yan tesir görülmediğine dikkati çekerek, “Kanser hastalarında gördüğümüz Mrna bazlı aşılar yine edilerek veriliyor. Bunda rastgele bir olumsuz yan tesir olmadığını görüyoruz. Düzinelerce kanser hastasına bunu uyguladık. Yaptığımız araştırmalar müddetince yan tesir elde edilmiş değildir.” dedi.
Aşı konusunda tereddüt edenlerin ikna edilmesi gerektiğinin altını çizen Şahin, “En başarılı aşılardan birisi. 3 milyar şahsa yapılmış olacak. 150 ülkede yapılan bir aşı. Almanya’da daha yaşlı olan kısmın yüzde 80’i olmuş. Tereddüt edenleri ikna etmek gerekiyor. Aşının insanlara yardım ettiğini görmek memnunluk verici. Her aşı olan ile birlikte mutluluğumuz artıyor.” formunda konuştu.
Uğur Şahin, Türkiye’de BioNTech’e bağlı bir oluşum kurma yolunda Sıhhat Bakanlığı ve TÜBİTAK ile görüşmelerde bulunduklarını hatırlatarak, “Ancak yalnızca üretim tesisi değil yenilikçi teşebbüslerin Türkiye’de uygulaması yapılabilir mi, Türk hastaları üzerinde denenebilir mi, bunlar desteklediğimiz fikirler. Şu an büsbütün pandemiyle uğraşıyoruz, gelecek yaz daha düzgün değerlendirmede bulunabileceğiz, bu biçimde Türkiye’ye de gelmek istiyoruz. Türkiye bilim etraflarıyla görüşmek istiyoruz” sözlerini kullandı.
Aşı konusundaki komplo teorilerini bildiğini anlatan Şahin, bunların öbür bir bilim kolunun konusu olduğunu belirterek, “İnsanların soruları ve kuşkuları olabiliyor. Bu niçinle daha epey eğitim ve bilgi verilmesi gerekiyor. Palavra haberler, komplo teorileri ve yanlış anlamalara karşı toplumsal bir bakılırsav olarak medyanın bu doğrultuda çalışması gerekiyor. Eğitim verilmesi için yeni yolların, farklı kavramlar ve tabirlerin kullanılması gerekiyor.” diye konuştu.
Hasret Türeci
Hasret Türeci de 2012 yılından bu yana Mrna aşısı üzerinde çalıştıklarına işaret ederek, “2020 yılında pandemiyle birlikte bunun aşıya dönüşmesi kelam konusu oldu. Daha evvel yüzlerce bireyde denediğimiz deneyimlerimizi pandemiye yansıtma olayı çok kolay oldu. Kanserde elde ettiğimiz bilgiyi olduğu üzere pandemiye odakladık. Artık COVID-19’da edindiğimiz ayrıntıları kanserle ilgili araştırmalarımıza yansıtabileceğiz.” dedi.
Hasret Türeci, bilim insanları açısından, gerçeğin öğrenildiği anın en memnun an olduğunu vurgulayarak, “20 bin kişi üzerinde aşının denenmesi ve bunun kararında çıkan yüzde 95 oranında muvaffakiyete ulaştığınızı öğrendiğiniz an, gerçeği öğrendiğimiz andı ve bu en memnun andı.” diye konuştu.
Türeci, klasik aşıların yerini yeni teknoloji aşıların alıp almayacağı konusunda ise kelam konusu klasik aşılar kendi hedeflerine bakılırsa uygun çalıştığında, yeni bir aşı bulundu, diye format değiştirmeye gereksinim duymadıklarını söylemiş oldu.
Hasret Türeci, Mrna teknolojisinin çabucak hemen aşı geliştirilmemiş alanlarda faydalı olacağını düşündüklerini ve malarya yahut tüberküloz üzere alanlarda yeni bir platforma muhtaçlık olduğunu belirterek, “Aşının olmadığı, aşının kâfi muhafaza sağlamadığı alanlarda yeni format yeğlenecektir.” dedi.
Bundan daha sonra salgınların daha sık görülebileceği doğrultusunda bir kanaat olduğunun farkında olduklarını lisana getiren Türeci, “Dünyada hareketlilik had safhada ve artmaktadır. hiç bir insanın daha evvel gitmediği köşelere artık seyahatler yapılıyor. Patojenlere ulaşılıyor ve bu seyahatler yardımıyla patojenler dünyada dolaşıyor. Değerli olan buna bizim hazırlıklı olmamızdır. Bir daha sonraki pandemiye hazırlıklı olmamız gerekiyor. COVID-19 ile birlikte en uygun hazırlığı deneyimlemiş durumundayız” değerlendirmesinde bulundu.
Türeci, genetik çalışmalarıyla Rosalind Franklin’in kendisi için ilham kaynağı olduğunu eşi Uğur Şahin’in ilham kaynaklarının da Louis Pasteur ve Paul Ehrlich olduğunu tabir etti.
Uğur Şahin ve Hasret Türeci, Mainz kentinde düzenlenen 25. Aydın Doğan Vakfı Ödül Merasimi öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Omicron varyantı hakkında iki hafta daha sonra genel dataları topladıktan daha sonra kesin bir sonuca varabileceklerine dikkati çeken Uğur Şahin, “Yeni Omicron varyant niçiniyle rastgele bir endişe duymaya gerek yok. Paniğe gerek yok. Varyantın epeyce farklı mutasyonları olduğunu biliyoruz. Aşının bu varyanta daha az tesir sağladığını ancak ağır hastalıktan da koruduğunu biliyoruz.” dedi.
Aşının iki seviyede muhafaza sağladığını söz eden Şahin, birincisinin antikor ikincisinin de t-hücreleri denilen bağışıklık hücreleri olduğunu belirterek, “Aşı, ağır hastalık seyrine karşı muhafaza sağlıyor. Ağır hastalık seyrine de müdafaa sağladığı için bir itimat sağlıyor. Üçüncü doz aşı olduktan daha sonra pek uygun bir müdafaanın sağlandığına eminiz.” diye konuştu.
Almanya’da aşı olmayanların oranının yetişkinler içinde yüzde 15-20 içinde seyrediyor olmasından dolayı salgının üstesinden gelinemediğini anlatan Uğur Şahin, “Bulaşma oranı ve hastalık hadise sayısı, aşı olmayanlar içinde artış gösterdi. Olay sayıları aşı olmayanlar içinde aşı olanlara kıyaslandığında 8 kat daha fazla. Aşı oranıyla kıyaslandığında ağır bakıma alınma oranı da 8 kat daha fazla. Hatırlatma dozu gerekli. Özelikle aşikâr bir yaş kümesi için. Genel olarak nüfusun tamamı için 3. dozun gerekli olduğunu söylüyoruz. 20 kat daha muhafaza sağlıyor. Üçüncü doz ile yüzde 97 müdafaa sağlanıyor. Omicron’dan bağımsız olarak üçüncü dozu en kısa vakitte olmayı tavsiye ediyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Aşının yan tesiri olup olmadığı sorusunu da cevaplayan Şahin, yapılan araştırmalara bakılırsa yan tesir görülmediğine dikkati çekerek, “Kanser hastalarında gördüğümüz Mrna bazlı aşılar yine edilerek veriliyor. Bunda rastgele bir olumsuz yan tesir olmadığını görüyoruz. Düzinelerce kanser hastasına bunu uyguladık. Yaptığımız araştırmalar müddetince yan tesir elde edilmiş değildir.” dedi.
Aşı konusunda tereddüt edenlerin ikna edilmesi gerektiğinin altını çizen Şahin, “En başarılı aşılardan birisi. 3 milyar şahsa yapılmış olacak. 150 ülkede yapılan bir aşı. Almanya’da daha yaşlı olan kısmın yüzde 80’i olmuş. Tereddüt edenleri ikna etmek gerekiyor. Aşının insanlara yardım ettiğini görmek memnunluk verici. Her aşı olan ile birlikte mutluluğumuz artıyor.” formunda konuştu.
Uğur Şahin, Türkiye’de BioNTech’e bağlı bir oluşum kurma yolunda Sıhhat Bakanlığı ve TÜBİTAK ile görüşmelerde bulunduklarını hatırlatarak, “Ancak yalnızca üretim tesisi değil yenilikçi teşebbüslerin Türkiye’de uygulaması yapılabilir mi, Türk hastaları üzerinde denenebilir mi, bunlar desteklediğimiz fikirler. Şu an büsbütün pandemiyle uğraşıyoruz, gelecek yaz daha düzgün değerlendirmede bulunabileceğiz, bu biçimde Türkiye’ye de gelmek istiyoruz. Türkiye bilim etraflarıyla görüşmek istiyoruz” sözlerini kullandı.
Aşı konusundaki komplo teorilerini bildiğini anlatan Şahin, bunların öbür bir bilim kolunun konusu olduğunu belirterek, “İnsanların soruları ve kuşkuları olabiliyor. Bu niçinle daha epey eğitim ve bilgi verilmesi gerekiyor. Palavra haberler, komplo teorileri ve yanlış anlamalara karşı toplumsal bir bakılırsav olarak medyanın bu doğrultuda çalışması gerekiyor. Eğitim verilmesi için yeni yolların, farklı kavramlar ve tabirlerin kullanılması gerekiyor.” diye konuştu.
Hasret Türeci
Hasret Türeci de 2012 yılından bu yana Mrna aşısı üzerinde çalıştıklarına işaret ederek, “2020 yılında pandemiyle birlikte bunun aşıya dönüşmesi kelam konusu oldu. Daha evvel yüzlerce bireyde denediğimiz deneyimlerimizi pandemiye yansıtma olayı çok kolay oldu. Kanserde elde ettiğimiz bilgiyi olduğu üzere pandemiye odakladık. Artık COVID-19’da edindiğimiz ayrıntıları kanserle ilgili araştırmalarımıza yansıtabileceğiz.” dedi.
Hasret Türeci, bilim insanları açısından, gerçeğin öğrenildiği anın en memnun an olduğunu vurgulayarak, “20 bin kişi üzerinde aşının denenmesi ve bunun kararında çıkan yüzde 95 oranında muvaffakiyete ulaştığınızı öğrendiğiniz an, gerçeği öğrendiğimiz andı ve bu en memnun andı.” diye konuştu.
Türeci, klasik aşıların yerini yeni teknoloji aşıların alıp almayacağı konusunda ise kelam konusu klasik aşılar kendi hedeflerine bakılırsa uygun çalıştığında, yeni bir aşı bulundu, diye format değiştirmeye gereksinim duymadıklarını söylemiş oldu.
Hasret Türeci, Mrna teknolojisinin çabucak hemen aşı geliştirilmemiş alanlarda faydalı olacağını düşündüklerini ve malarya yahut tüberküloz üzere alanlarda yeni bir platforma muhtaçlık olduğunu belirterek, “Aşının olmadığı, aşının kâfi muhafaza sağlamadığı alanlarda yeni format yeğlenecektir.” dedi.
Bundan daha sonra salgınların daha sık görülebileceği doğrultusunda bir kanaat olduğunun farkında olduklarını lisana getiren Türeci, “Dünyada hareketlilik had safhada ve artmaktadır. hiç bir insanın daha evvel gitmediği köşelere artık seyahatler yapılıyor. Patojenlere ulaşılıyor ve bu seyahatler yardımıyla patojenler dünyada dolaşıyor. Değerli olan buna bizim hazırlıklı olmamızdır. Bir daha sonraki pandemiye hazırlıklı olmamız gerekiyor. COVID-19 ile birlikte en uygun hazırlığı deneyimlemiş durumundayız” değerlendirmesinde bulundu.
Türeci, genetik çalışmalarıyla Rosalind Franklin’in kendisi için ilham kaynağı olduğunu eşi Uğur Şahin’in ilham kaynaklarının da Louis Pasteur ve Paul Ehrlich olduğunu tabir etti.