TerraNova
New member
Marmara Denizi ve etrafında deniz yüzeyi ile tabanını kaplayan müsilaj (deniz salyası) Ege Denizi’nde de görülmeye başladı. Toplumsal medyaya yansıyan imgelerde müsilajın akıntı ile birlikte Kuzey Ege’ye giriş yaptığı ve ağırlaştığı belirtilirken, TMMOB Etraf Mühendisleri Odası İzmir Şube Lideri Helil İnay Kınay da İzmir’i de tehdit etmeye başlayan müsilaj tehlikesiyle ilgili ihtarlarda bulundu.
Kınay, gerekli tedbirler alınmazsa İzmir Körfezi’nin Marmara’dakine emsal bir ekolojik felaketle karşılaşabileceğini söylemiş oldu.
İzmir Körfezi riskli bölge
İzmir Körfezi’nde akıntı suratının durağan olduğunu belirten Helil İnay Kınay şu biçimde konuştu:
“İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin akıntı suratının artırılması için kanal açılması üzere projeler geliştirme konusunda çalışma yürüttüğünü biliyoruz. İzmir, arıtma kalitesi ile TÜİK’e nazaran ülke şartlarındaki en düzgün kentlerden biri. Suların yüzde 98’i Çiğli ve Güzelbahçe’deki ileri biyolojik arıtma sistemleri ile denize deşarj ediliyor. Lakin bunlar da sorunun tahlili için kâfi değil.
Manisa, Balıkesir, Uşak, Kütahya üzere etraf bölgelerden arıtılmadan gelen sular var. Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes ırmakları, yüzey sularını kirlilikle birlikte İzmir Körfezi’yle buluşturuyor. Akıntı ile gelen müsilaj, kirlilik yükünde artış ve suların arıtılması konusunda yaşanabilecek bir aksaklık önemli riskler barındırıyor. İzmir Körfezi kâfi arıtma teknolojilerinin uygulanamaması ve önlemlerin alınmaması halinde Marmara’dakine benzeri ekolojik felakete gidebilir.”
Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj felaketinin sebebinin atık suların arıtılmadan suya verilmesi olduğunu söyleyen Helil İnay Kınay şu biçimde devam etti:
“Marmara’da ekolojik bir yıkım yaşanıyor. Biz de bu süreci dehşetle izliyoruz. Kentlerimizde sanayi tesislerinden, tarım alanlarından kaynaklanan kirleticiler şayet sularımızda gerçek sistemlerle arıtılmayınca maalesef bu problemlerle karşı karşıya kalıyoruz. Marmara Denizi’nde kentlerden gelen atık suların yüzde 60’tan fazlası yalnızca mazgaldan geçirilerek, arıtılmadan denize veriliyor. ötürüsıyla tabiat da karşılığında bu olumsuz sonuçları önümüze sunuyor. Bu felaket yalnızca Marmara’yı etkilemiyor. Taşınacak sularla birlikte tüm denizlerimiz risk altında. Kentleşme, nüfus artışı, endüstrileşme ve tarımdaki denetimsiz kullanım bu yıkımı hızlandırıyor.”
“Kontrolsüz avlanma makûs etkiliyor”
Turizm ve balıkçılığın da olumsuz etkilendiğini söz eden Kınay şunları söylemiş oldu:
“Marmara’daki tablo denizin su kalitesi ile ilgili olumsuz sonuçların yüzeye vurmuş hali. ötürüsıyla deniz ekosisteminin durumu canlıların da hayatını tehdit ediyor. Bu balıkçılığı da turizmi de berbat etkiliyor. Deniz patlıcanı ve deniz hıyarı üzere canlılar, deniz ekosistemini onaran ötürüsıyla bu müsilaj üzere olayları engelleyen faktörlerden. Denetimsiz avlanma süreçleri bu dengeyi bozuyor. Kontrol sürecinin eksiksiz bir biçimde ortaya konması gerekiyor. Aksi taktirde deniz ekosisteminin çöküşünü hızlandırıyoruz.”
Kınay, gerekli tedbirler alınmazsa İzmir Körfezi’nin Marmara’dakine emsal bir ekolojik felaketle karşılaşabileceğini söylemiş oldu.
İzmir Körfezi riskli bölge
İzmir Körfezi’nde akıntı suratının durağan olduğunu belirten Helil İnay Kınay şu biçimde konuştu:
“İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin akıntı suratının artırılması için kanal açılması üzere projeler geliştirme konusunda çalışma yürüttüğünü biliyoruz. İzmir, arıtma kalitesi ile TÜİK’e nazaran ülke şartlarındaki en düzgün kentlerden biri. Suların yüzde 98’i Çiğli ve Güzelbahçe’deki ileri biyolojik arıtma sistemleri ile denize deşarj ediliyor. Lakin bunlar da sorunun tahlili için kâfi değil.
Manisa, Balıkesir, Uşak, Kütahya üzere etraf bölgelerden arıtılmadan gelen sular var. Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes ırmakları, yüzey sularını kirlilikle birlikte İzmir Körfezi’yle buluşturuyor. Akıntı ile gelen müsilaj, kirlilik yükünde artış ve suların arıtılması konusunda yaşanabilecek bir aksaklık önemli riskler barındırıyor. İzmir Körfezi kâfi arıtma teknolojilerinin uygulanamaması ve önlemlerin alınmaması halinde Marmara’dakine benzeri ekolojik felakete gidebilir.”
Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj felaketinin sebebinin atık suların arıtılmadan suya verilmesi olduğunu söyleyen Helil İnay Kınay şu biçimde devam etti:
“Marmara’da ekolojik bir yıkım yaşanıyor. Biz de bu süreci dehşetle izliyoruz. Kentlerimizde sanayi tesislerinden, tarım alanlarından kaynaklanan kirleticiler şayet sularımızda gerçek sistemlerle arıtılmayınca maalesef bu problemlerle karşı karşıya kalıyoruz. Marmara Denizi’nde kentlerden gelen atık suların yüzde 60’tan fazlası yalnızca mazgaldan geçirilerek, arıtılmadan denize veriliyor. ötürüsıyla tabiat da karşılığında bu olumsuz sonuçları önümüze sunuyor. Bu felaket yalnızca Marmara’yı etkilemiyor. Taşınacak sularla birlikte tüm denizlerimiz risk altında. Kentleşme, nüfus artışı, endüstrileşme ve tarımdaki denetimsiz kullanım bu yıkımı hızlandırıyor.”
“Kontrolsüz avlanma makûs etkiliyor”
Turizm ve balıkçılığın da olumsuz etkilendiğini söz eden Kınay şunları söylemiş oldu:
“Marmara’daki tablo denizin su kalitesi ile ilgili olumsuz sonuçların yüzeye vurmuş hali. ötürüsıyla deniz ekosisteminin durumu canlıların da hayatını tehdit ediyor. Bu balıkçılığı da turizmi de berbat etkiliyor. Deniz patlıcanı ve deniz hıyarı üzere canlılar, deniz ekosistemini onaran ötürüsıyla bu müsilaj üzere olayları engelleyen faktörlerden. Denetimsiz avlanma süreçleri bu dengeyi bozuyor. Kontrol sürecinin eksiksiz bir biçimde ortaya konması gerekiyor. Aksi taktirde deniz ekosisteminin çöküşünü hızlandırıyoruz.”