TerraNova
New member
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’de partisinin küme toplantısında konuştu.
Kılıçdaroğlu konuşmasında şunları kaydetti:
“Önce toplu balık vefatları oldu, Marmara’da. Gerisinden deniz kırmızıya dönüştü. Gerisinden Marmara yeşile döndü. Gerisinden Marmara’yı deniz anası bastı. Marmara Denizi’nde 124 tıp balık vardı, ticari manada söylüyorum. Birden fazla bitti. Kalmadı. Marmara Denizi’ni bir çökertme havuzu olarak kullandılar, bütün kirlilikler buraya aktı. Deşarjın hızla durdurulması lazım. Etraf hakkı, bizim 2. Yüzyıla Davet Beyanname’mizin 10. unsurunda, bu vardır. Gelecek jenerasyonlara hoş bir Türkiye, hoş bir dünya bırakmak zorundayız biz. Bize oy versin vermesin, hangi kimlik ve inançtan olursa olsun, bu ulu bayrağın altında yaşıyorsak onların da ağacı görme, kuşu görme hakkı vardır. Tabiat haklarını korumak, adaleti korumaktır. Adalet yalnızca bizim için değil kainatın da dünyanın da hakkı vardır. Kentlere ihanet edildi. Üç büyük imparatorluğa başşehirlik yapan İstanbul’a ihanet edildi. Devasa bir kent, beton ormanına döndü. Artık gayret ediyoruz.”
“Atamayla gelen birisi temsil ediyor”
“Milli iradeye ihanet ettiler. Nasıl ihanet edilir diyeceksiniz.” diyen Kılıçdaroğlu, “Seçimle gelenler Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni temsil ederler. Evvelce cumhurbaşkanı bir yere gittiği vakit devletin ikinci adamı TBMM Lideri, ikisi seçimle gelir, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ve cumhurbaşkanını temsil ederdi. Artık, atamayla gelen birisi temsil ediyor. Bu ulusal iradeye ihanettir. Bunu da herkes kulağında tutsun. Ne oldu da TBMM Lideri, Türkiye’yi temsil etmekten alıkonuldu.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, “128 milyar dolar gitti. ‘Bu soru sorulur’ mu diyor. Neyi soracağız? Nereye gitti bu para? Bilmiyoruz. Kaça satıldı onu da bilmiyoruz. Araştıralım, soralım. Bu mudur adalet? Milletin vekili soru soramıyor. Yok bu biçimde bir şey. 128 milyar dolar nereye gitmiştir diye Merkez Bankası Lideri ‘araştırayım’ dedi, pat nazaranvden aldılar, sen misin araştıran?” dedi.
“19 yılda 220 milyar liralık ihale”
Kılıçdaroğlu konuşmasının devamında, “Hepimiz vergi veririz, devleti yönetenlerin de vergi vermesi lazım, şirketleri var ise kurumlar vergisi vermesi lazım. Onlar topluma örnek olmak zorundadır. Man Adası’nda Erdoğan’ın ailesi, dünyanın parasını kazandılar, niçin 1 sterlinlik şirket kuruyorlar, niçin, vergi sıfır. Bu mudur adalet? AK Partili kardeşime soruyorum, bu mudur adalet? Son 19 yılda 220 milyar liralık ihale aldı, bu beşli çete. Bu kadar dümeni çeviren beşerler, 220 milyar liralık ihaleden para almamışlar mıdır? Türkiye lağım kokmuyor mu? Rezaletler, rüşvetler söylenmiyor mu? 220 milyar lira, bir devleti bir daha inşa edersiniz ve beş şahsa veriyorsunuz. AK Parti, MHP’ye oy veren kardeşlerime seslenmek isterim, bu mudur adalet?” formunda konuştu.
“Rüşvet alan aşikâr, sen kimin elçisisin?”
“Devletin geleneklerini tahrip ettiler. Adalet dediğimiz kavramı yerle yeksan ettiler.” sözlerini kullanan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyleki sürdürdü: “Bir ülkenin İçişleri Bakanı, ‘her ay bir siyasetçiye 10 bin dolar rüşvet gittiğini biliyorum’ der. Sonuçta bütün CHP’li milletvekilleri, TBMM Başkanlığı’na dilekçe verdik, 600 milletvekili töhmet altındadır, kim açıklasın’ dedik. TBMM Başkanlığı yazı yazdı ortadan 15 günden çok vakit geçti, tık yok. AK Partili ve MHP’li kardeşlerime soruyorum. Siz hiç bu adamı merak etmiyor musunuz? Ben mi merak edeceğim yalnızca. Hiç demiyor musunuz, bir devlet bu biçimde yönetilmez. Rüşvet alan aşikâr, sen kimin elçisisin? Rüşveti ortaya çıkarmak devletin namusudur. İçişleri Bakanı ‘rüşvet var’ diyorsa, bunu ortaya çıkarmak devletin namusudur. Erdoğan hiç sormuyor bu soruyu. Sen atadın. Birtakım açıklamalar geldi, ‘her ay değil epey daha büyük paralar veriyoruz’ diye.
Devletteki çürümeye bak. Erdoğan, rüşveti alanı düzgün biliyor. Şayet onu ortaya çıkarıp, bakılırsavine son vermezse rüşvet çarkının bir modülüdür. Açıklama yapıyor, ‘tartışmaları, cürüm örgütleri mensupları üzerinden yapmayız’ diyor. Açıklama yapan cürüm örgütü değil ki İçişleri Bakanı. Ben sana İçişleri Bakanı’nı soruyorum, sen kabahat örgütünden bahsediyorsun. Şunu diyorsa hakikat ‘aslına bakarsanız İçişleri Bakanı da kabahat örgütlerinden biri’ diyorsa, problem yok bu biçimde, doğruyu söylüyor bu biçimde. Bakın bütün bu pislikler oluyor, devletin bütün gelirleri talan ediliyor, devleti yönetenler devlete vergi vermemek için her türlü numarayı çekiyorlar, millet aç ve perişan, biz bunu söylemiş olduğimiz vakit ‘millet açmış, buyurun siz doyurun milleti’ diyor. Bizim doyurmamız için senin oradan çekilmen lazım, ayrılman lazım. Devleti yönetme makamı, haksızlıkları telafi etme makamıdır. ‘Ben bunu beceremiyorum, ben açları doyuramıyorum,’ aslına bakarsanız seni doyurmak bir sorun. Türkiye’nin temel sorunu seni ve beslemelerini doyurmak, doyuramıyoruz. Milyarları dolarları veriyoruz, doymuyorsunuz kardeşim ya. Biz sizi doyurmak için değil halkı doyurmak için vatandaşı doyurmak için, çocukların yatağa aç girmemesi için iktidar olmak istiyoruz. Telefi makamından haberi yok, ‘nasıl malı gdolayırüz.’ Bütün program bunun üzerine şurası.”
Erdoğan’ın kelamları
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Lideri Erdoğan partisinin küme toplantısında muhalefet başkanlarının vatandaşların ekonomik meşakkatler yaşadığından bahsettiklerini belirterek, şunları söylemişti:
“Bakıyorsunuz, kelamda siyasi parti genel lideri olarak çıkıp konuşanlara, durmadan daima iftira… Neymiş millet açmış, bundan bahsediyorlar. Aç olarak dolaşanları buyurun siz de doyuruverin. Biz ne gerekiyorsa bütün imkanlarımızı seferber ederek bunları yaptık. Çalışanlarımıza yaptık, esnafımıza yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Bu hususta en ufak bir aksama kelam konusu değil. Yapılandırma ise bütün yapılandırmaları yapıyoruz. Fakat nankörlük biliyorsunuz parayla değil. Onlar bir daha nankörlüğe devam ediyorlar. Varsın devam etsinler. Daha yeni hububat, çay fiyatlarını deklare ettik, artık fındık geliyor onun da fiyatını açıklayacağız. Milletimizden fazlaca hoş teşekkürler alıyoruz lakin bunlar çıkmış millet aç diyor.”
Kılıçdaroğlu konuşmasında şunları kaydetti:
“Önce toplu balık vefatları oldu, Marmara’da. Gerisinden deniz kırmızıya dönüştü. Gerisinden Marmara yeşile döndü. Gerisinden Marmara’yı deniz anası bastı. Marmara Denizi’nde 124 tıp balık vardı, ticari manada söylüyorum. Birden fazla bitti. Kalmadı. Marmara Denizi’ni bir çökertme havuzu olarak kullandılar, bütün kirlilikler buraya aktı. Deşarjın hızla durdurulması lazım. Etraf hakkı, bizim 2. Yüzyıla Davet Beyanname’mizin 10. unsurunda, bu vardır. Gelecek jenerasyonlara hoş bir Türkiye, hoş bir dünya bırakmak zorundayız biz. Bize oy versin vermesin, hangi kimlik ve inançtan olursa olsun, bu ulu bayrağın altında yaşıyorsak onların da ağacı görme, kuşu görme hakkı vardır. Tabiat haklarını korumak, adaleti korumaktır. Adalet yalnızca bizim için değil kainatın da dünyanın da hakkı vardır. Kentlere ihanet edildi. Üç büyük imparatorluğa başşehirlik yapan İstanbul’a ihanet edildi. Devasa bir kent, beton ormanına döndü. Artık gayret ediyoruz.”
“Atamayla gelen birisi temsil ediyor”
“Milli iradeye ihanet ettiler. Nasıl ihanet edilir diyeceksiniz.” diyen Kılıçdaroğlu, “Seçimle gelenler Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni temsil ederler. Evvelce cumhurbaşkanı bir yere gittiği vakit devletin ikinci adamı TBMM Lideri, ikisi seçimle gelir, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ve cumhurbaşkanını temsil ederdi. Artık, atamayla gelen birisi temsil ediyor. Bu ulusal iradeye ihanettir. Bunu da herkes kulağında tutsun. Ne oldu da TBMM Lideri, Türkiye’yi temsil etmekten alıkonuldu.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, “128 milyar dolar gitti. ‘Bu soru sorulur’ mu diyor. Neyi soracağız? Nereye gitti bu para? Bilmiyoruz. Kaça satıldı onu da bilmiyoruz. Araştıralım, soralım. Bu mudur adalet? Milletin vekili soru soramıyor. Yok bu biçimde bir şey. 128 milyar dolar nereye gitmiştir diye Merkez Bankası Lideri ‘araştırayım’ dedi, pat nazaranvden aldılar, sen misin araştıran?” dedi.
“19 yılda 220 milyar liralık ihale”
Kılıçdaroğlu konuşmasının devamında, “Hepimiz vergi veririz, devleti yönetenlerin de vergi vermesi lazım, şirketleri var ise kurumlar vergisi vermesi lazım. Onlar topluma örnek olmak zorundadır. Man Adası’nda Erdoğan’ın ailesi, dünyanın parasını kazandılar, niçin 1 sterlinlik şirket kuruyorlar, niçin, vergi sıfır. Bu mudur adalet? AK Partili kardeşime soruyorum, bu mudur adalet? Son 19 yılda 220 milyar liralık ihale aldı, bu beşli çete. Bu kadar dümeni çeviren beşerler, 220 milyar liralık ihaleden para almamışlar mıdır? Türkiye lağım kokmuyor mu? Rezaletler, rüşvetler söylenmiyor mu? 220 milyar lira, bir devleti bir daha inşa edersiniz ve beş şahsa veriyorsunuz. AK Parti, MHP’ye oy veren kardeşlerime seslenmek isterim, bu mudur adalet?” formunda konuştu.
“Rüşvet alan aşikâr, sen kimin elçisisin?”
“Devletin geleneklerini tahrip ettiler. Adalet dediğimiz kavramı yerle yeksan ettiler.” sözlerini kullanan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyleki sürdürdü: “Bir ülkenin İçişleri Bakanı, ‘her ay bir siyasetçiye 10 bin dolar rüşvet gittiğini biliyorum’ der. Sonuçta bütün CHP’li milletvekilleri, TBMM Başkanlığı’na dilekçe verdik, 600 milletvekili töhmet altındadır, kim açıklasın’ dedik. TBMM Başkanlığı yazı yazdı ortadan 15 günden çok vakit geçti, tık yok. AK Partili ve MHP’li kardeşlerime soruyorum. Siz hiç bu adamı merak etmiyor musunuz? Ben mi merak edeceğim yalnızca. Hiç demiyor musunuz, bir devlet bu biçimde yönetilmez. Rüşvet alan aşikâr, sen kimin elçisisin? Rüşveti ortaya çıkarmak devletin namusudur. İçişleri Bakanı ‘rüşvet var’ diyorsa, bunu ortaya çıkarmak devletin namusudur. Erdoğan hiç sormuyor bu soruyu. Sen atadın. Birtakım açıklamalar geldi, ‘her ay değil epey daha büyük paralar veriyoruz’ diye.
Devletteki çürümeye bak. Erdoğan, rüşveti alanı düzgün biliyor. Şayet onu ortaya çıkarıp, bakılırsavine son vermezse rüşvet çarkının bir modülüdür. Açıklama yapıyor, ‘tartışmaları, cürüm örgütleri mensupları üzerinden yapmayız’ diyor. Açıklama yapan cürüm örgütü değil ki İçişleri Bakanı. Ben sana İçişleri Bakanı’nı soruyorum, sen kabahat örgütünden bahsediyorsun. Şunu diyorsa hakikat ‘aslına bakarsanız İçişleri Bakanı da kabahat örgütlerinden biri’ diyorsa, problem yok bu biçimde, doğruyu söylüyor bu biçimde. Bakın bütün bu pislikler oluyor, devletin bütün gelirleri talan ediliyor, devleti yönetenler devlete vergi vermemek için her türlü numarayı çekiyorlar, millet aç ve perişan, biz bunu söylemiş olduğimiz vakit ‘millet açmış, buyurun siz doyurun milleti’ diyor. Bizim doyurmamız için senin oradan çekilmen lazım, ayrılman lazım. Devleti yönetme makamı, haksızlıkları telafi etme makamıdır. ‘Ben bunu beceremiyorum, ben açları doyuramıyorum,’ aslına bakarsanız seni doyurmak bir sorun. Türkiye’nin temel sorunu seni ve beslemelerini doyurmak, doyuramıyoruz. Milyarları dolarları veriyoruz, doymuyorsunuz kardeşim ya. Biz sizi doyurmak için değil halkı doyurmak için vatandaşı doyurmak için, çocukların yatağa aç girmemesi için iktidar olmak istiyoruz. Telefi makamından haberi yok, ‘nasıl malı gdolayırüz.’ Bütün program bunun üzerine şurası.”
Erdoğan’ın kelamları
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Lideri Erdoğan partisinin küme toplantısında muhalefet başkanlarının vatandaşların ekonomik meşakkatler yaşadığından bahsettiklerini belirterek, şunları söylemişti:
“Bakıyorsunuz, kelamda siyasi parti genel lideri olarak çıkıp konuşanlara, durmadan daima iftira… Neymiş millet açmış, bundan bahsediyorlar. Aç olarak dolaşanları buyurun siz de doyuruverin. Biz ne gerekiyorsa bütün imkanlarımızı seferber ederek bunları yaptık. Çalışanlarımıza yaptık, esnafımıza yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Bu hususta en ufak bir aksama kelam konusu değil. Yapılandırma ise bütün yapılandırmaları yapıyoruz. Fakat nankörlük biliyorsunuz parayla değil. Onlar bir daha nankörlüğe devam ediyorlar. Varsın devam etsinler. Daha yeni hububat, çay fiyatlarını deklare ettik, artık fındık geliyor onun da fiyatını açıklayacağız. Milletimizden fazlaca hoş teşekkürler alıyoruz lakin bunlar çıkmış millet aç diyor.”