TerraNova
New member
Millet İttifakı’nın kurucu iki üyesinden biri olan, bu ay ortasında güçlendirilmiş parlamenter sistemin geri getirilmesi kapsamında dört partiyle birlikte hareket etmeye başlayan CHP’nin Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, çabucak hemen seçimlerde kimin cumhurbaşkanı adayı olacağının netlik kazanmadığını lakin bir ortaya geldiği beş parti genel liderinin kendisine adaylık teklif etmesi halinde bunu kabul edeceğini söylemiş oldu.
CHP ve ÂLÂ Parti’den oluşan Millet İttifakı geçtiğimiz günlerde Gelecek, DEVA, Saadet ve Demokrat Parti genel liderleri ile bir ortaya gelerek güçlendirilmiş parlamenter sisteme dair irade koyan bir açıklama yaptı. Read full story
Başkanların 28 Şubat’ta yapacağı ikinci toplantıyla işbirliğini daha sağlam temellere oturtması ve ilerleyen süreçte Haziran 2023’te yapılacak seçimlerde Cumhur İttifakı’nın adayı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile yarışacak ismi belirlemesi bekleniyor.
CHP genel merkezinde Reuters’ın sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, önderler içinde adayın kim olacağının konuşulmadığını, şu ana kadar amacın güçlendirilmiş parlamenter sistemi geniş kitlelere aktarmak olduğunu belirterek şöyleki dedi:
“Cumhurbaşkanı adayının devlet tecrübesinin olmasını, devleti tanımasını dilek ediyoruz; tarafsız olması gerektiğini söylüyoruz. Asıl yetkinin yürütme organında yani başbakanda olmasını, cumhurbaşkanının yetkilerinin büyük ölçüde kısıtlanması gerektiğinden yanayız. Cumhurbaşkanı kim olacak yahut kim olmayacak onu sonrasındasında kendi ortamızda oturup konuşacağız.”
Beş genel liderin hem de ana muhalefet önderi olan kendisine cumhurbaşkanlığını önermesi halinde bunu kabul edip etmeyeceği sorusuna Kılıçdaroğlu, “normal olarak (kabul ederim). Cumhurbaşkanlığı onurlu bir vazife. Beş genel liderin benim ismimi söylem etmesi her şeydilk evvel benim için onur. Ayrıyeten beş genel liderin bana itimat duyması manasına geliyor, bu da benim için son derece değerli. Üç, benim sorumluluğumun arttığını bilmem lazım. bakılırsav yaptığım müddette o beş genel lidere karşı sorumluyum ve onlara asla hayalkırıklığı yaşatmamalıyım” diye konuştu.
Beş genel liderle 28 Şubat’ta bir ortaya gelecekleri görüşmede, güçlendirilmiş parlamenter sistemden neyi amaçladıklarını kamuoyuyla paylaşacaklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, TBMM’nin göstermelik olmaktan çıkarılmasını istediklerini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, devlette liyakat sisteminin hükümran olması, siyasi etik yasasının çıkarılması üzere evvelari olduğunun altını çizdi.
Altı partinin güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili hiç bir görüş ayrılığı olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, partiler içinde fay sınırı olabilecek rastgele bir durum bulunup bulunmadığı sorusuna şu karşılığı verdi:
“Güçlendirilmiş parlamenter sistemle devletin bir daha inşasını düşünüyoruz; yani bir manada hukukun bir daha inşası. Yasama, yürütme ve yargı içinde bozulan sistemin düzeltilmesi gerekiyor… TCMB’nin bağımsızlığı, BDDK, Kamu İhale Kurumu üzere devlette liyakat sistemini önceleyen belli kurallar getiriceğiz, bu ikinci basamak. Üçüncü kademe iktisat. İktisat ve toplumsal siyasetlerle ilgili çalışmalar… Bu konularda altı parti kendi iç çalışmalarını yapacak. Partilerin içinde rastgele bir fay sınırı görmüyorum, bir ahenk var.”
Altı partinin başının ardında başka bir plan olmadığını, tek maksatlarının gerçek demokrasi, özgürlükler, medya özgürlüğü ve güçler ayrılığı prensibini getirmek olduğunu söz eden Kılıçdaroğlu, tarafsız bir cumhurbaşkanı olması gerektiğinin altını çizdi.
Kılıçdaroğlu, pakette kesin hesap kurulunda başkanlığı ana muhalefet partisine vereceklerini, parlamentoda iktidarın muhalefete hesap vereceğini söylemiş oldu ve ekledi: “Bu hem liyakatın daha sağlıklı oluşmasına yol açacak, devlette yozlaşmayı önleyecek ve büyük ölçüde yolsuzlukları engelleyecek.”
İmamoğlu ve Yavaş nazaranvlerini sürdürüecek
Anketlerde de isimleri yer alan ve birtakım bölümlerce “potansiyel aday” olarak öne çıkarılan İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Lideri Mansur Yavaş hakkında Kılıçdaroğlu, “Onlar nazaranvlerine devam edecek” dedi.
HDP’nin ittifaka yakınlığı, uzaklığı ya da dayanağı tartışmaları hala devam ederken Kılıçdaroğlu, “Şunun altını çizeyim, bugün Türkiye’de tüm siyasi partilerle görüşen tek parti biziz. Bütün siyasal partilerle bağlantılarımızı sürdürürüz. Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez ögeleridir ve HDP saygın bir siyasal partidir; ötürüsıyla da onlarla da ilgilerimiz var” dedi.
Kılıçdaroğlu yeri geldiğinde HDP ile görüştüklerini, bundan bağımsız olarak da “Kürt seçmeni” kazanacaklarını tabir etti ve şöyleki dedi:
“Onlarla (Kürt seçmenlerle) bağlarımız son derece güzel… Rastgele bir sıkıntımız yok. HDP ile de Kürt seçmenle de olan bağlarımızı demokratik standartlar içerisinde sürdürüyoruz… Diyarbakır’a gidecektim, hava muhalefeti niçiniyle gidemedim, önümüzdeki süreçte gideceğim… Beklentileri, talepleri, muhtaçlıkları olabilir. Bunlar demokratik ortam ortasında oturulur konuşulur ve insan hakları çerçevesinde de gereği yapılır.”
“TCMB ve PPK üyelerini de değiştireceğiz”
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bakılırsav geldiklerinde çıkarılacak bir numaralı kararname ile devletin dataları alabileceği bir planlama örgütü kuracaklarını belirterek, ayrıyeten bağımsız hareket edemeyen ve alınan talimatları uygulayan TCMB lideri ile Para Siyaseti Konseyi üyelerini değiştireceklerini söylemiş oldu.
Kılıçdaroğlu, BDDK, SPK, Kamu İhale Kurumu üzere başka üst şuralarda da değişikliğe gidecekleri belirtti.
Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandıkları takdirde, bir numaralı kararname ile dataların alınabileceği bir planlama örgütünü kuracaklarını ve kendi alanında ehil 25-30 kişinin bu kuruma atanacağını belirtti.
Kılıçdaroğlu, ayrıyeten buralara atama yaparken parti ayrımı gözetmeden liyakat metoduna bakılırsa tercihte bulunacaklarını ve toplumu hayal kırıklığına uğratmayacaklarını bildirdi.
Son devirde uygulamaları çeşitli kesitler tarafınca eleştirilen ve üst üste faiz indirimine giden Merkez Bankası Lideri ve PPK üyelerini değiştireceklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, Kılıçdaroğlu, “Merkez Bankası kültürüne sahip olmayan, para siyaseti nedir gerçek dürüst bilmeyen bir insanın Merkez Bankası başkanlığına getirilmesi kadar yanlış birşey yok” dedi ve kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“TCMB Lideri’nin evvel parlamentonun çıkardığı yasanın kendine verdiği yetkileri bilmesi lazım. Kendisine verdiği yetkilerin değil de dışardan gelen talimatın gereğini yapıyorsa o kişi Merkez Bankası başkanlığı yapamaz. TCMB’nin bağımsızlığı fazlaca kıymetlidir. Sıcak siyaset TCMB’ye müdahale etmemeli; şayet ederse bugünkü tabloyla karşılaşırız. Aksi biçimde biz dünyada finans etraflarına inanç veremeyiz.”
TCMB Lideri’nin kararlar için talimatı “saray”dan aldığını lakin bunları değiştireceklerini söz eden Kılıçdaroğlu, “İşi ehline teslim edeceksin, o işi en uygun bilen kişiyi Merkez Bankası başkanlığına getireceğiz. Para Siyaseti Konseyi’ni da birebir biçimde yapacağız… TCMB’nin kendine has bir kültürü vardır ancak o kültür yerle bir edildi” dedi.
Kılıçdaroğlu sorunun yalnızca TCMB’de olmadığını, BDDK, SPK, Kamu İhale Kurumu ve EPDK üzere üst heyetlerde da liyakat sıkıntıları bulunduğunu ve gerekli değişiklikleri yapacaklarının altını çizdi.
EPDK fonksiyonsuz
Son periyotta elektrik tutarlarıda yapılan artırımlarla bir arada sorunun yalnızca elektrik olmadığını, ülkenin yönetilememesinin bir örneği olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “(Bunların) yönetme kapasiteleri yok” dedi.
Kılıçdaroğlu, bugüne kadar hükümetin elde olan herşeyi sattığını ve elde birşey kalmayınca ne yapacaklarını şaşırdıklarını kaydederek, şu biçimde konuştu:
“Zamları denetimsiz biçimde yapıyorlar… EPDK dediğimiz kurum fonksiyonsuz hale gelmiş durumda. Fiyatlara artırım yapıldı, artık artırımlar nasıl indirilecek diye hesap yapıyorlar. Konuşması gereken kurum EPDK lakin konuşmuyor; Saray konuşuyor. Saray da ne diyeceğini bilmiyor… Onlar için halk kıymetli değil… Bu sorumsuzluk bugünkü piyasayı, kaosu yarattı fakat düzelteceğiz.”
“NATO’nun bir kesimiyiz, kendimizi ittifakın haricinde goremeyiz”
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin NATO’nun bir modülü olduğunu ve kendini ittifakın haricinde nazaranmeyeceğini belirterek, cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmaları halinde bunun kurallarını yerine getireceklerini söylemiş oldu.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin sorun yaşadığı Suriye ve Mısır başta olmak üzere tüm ülkelerle sorunları çözeceklerini belirtti.
Kılıçdaroğlu, son periyotta dış siyasette yaşanan gelişmeleri değerlendirirken, “Biz NATO’nun bir kesimiyiz. ötürüsıyla kendimizi bu ittifakın haricinde goremeyiz. Bu hususta taahhütlerimiz var. Biz NATO’yu yalnızca bir savunma aracı, kurumu olarak da görmüyoruz. NATO artık bugün 21. yüzyılda beraberinde demokrasinin de bir güvencesi” dedi.
Türkiye’nin üyesi olduğu NATO kapsamında savunma sistemini ve bağlarını bu bağlamda götürmesi gerektiğini belirterek, “Rusya ile münasebetlerimizin güzel olmasını isteriz… Ancak biz Batı ittifakının bir kesimi olmak isteriz” diye konuştu.
NATO sisteminin haricinde Rusya’dan alınan S-400 uzun menzilli savunma sistemini Türkiye’nin kime karşı kullanacağını birinci günden beri sorduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, “Suriye mi, İran mı, Yunanistan mı? Kim için kullanacağız? Bu sorunun şu ana kadar yanıtı alınmış değil” dedi.
Kılıçdaroğlu, alınan S-400’lerin depolarda beklediğini belirterek, gerçek olanın NATO ile entegre bir sistem olduğunu söylemiş oldu.
Millet İttifakı’nın adayı seçildikten daha sonra Mısır, İsrail, Suriye ve Irak ile alakaları düzelteceklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, bölgede tansiyon ve terörizm istemediklerini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, “Mısır ile niçin hengame ettik? Suriye ile niçin arbede ettik? Efendim ‘Suriye’de demokrasi yok.’ Yahu dön kendi ülkene bak, bakalım Türkiye’de demokrasi var mı? Demokrasisi askıya alınmış bir ülke öteki bir ülkede demokrasi arayışı ortasında. Bu kadar saçma bir şey olamaz” dedi.
Türkiye’de resmi sayılara bakılırsa 3.6 milyon Suriyeli bulunduğunu, gettolar ve yeraltı dünyası oluşmaya başladığını tabir eden Kılıçdaroğlu, bu sorunun çözelmesi gerektiğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, Suriye’ye döneceklerin güvenliğinin sağlanması gerektiğini, Esad ile oturup muahede yapılması ve diplomatik alakaların bir daha kurulması gerektiğini söylemiş oldu.
Bütün bu konularda yapılacakların başlarında hazır olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Suriye’ye gideceklerin yaşayacakları yerlerde AB fonlarının kullanılabileceğini, güvelik için de BM’nin devreye alınabileceğini vurguladı.
Mısır, Suriye, İsrail ve Ortadoğu ile ilgilerin düzelmesi ile Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının Türkiye üzerinden Avrupa’ya gitmesinin yollarını açacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Merkez Türkiye projemiz ile Akdeniz’de hayli kuvvetli bir merkez oluşturacağız” dedi.
AB Kurulu ve Kavala, Demirtaş davaları
Avrupa’daki çeşitli karar organları tarafınca alınan birtakım kararların Türkiye tarafınca uygulanmamasının kabul edilemeyeceğini, “Osman Kavala da Selahattin Demirtaş da hapishanede boşuna tutuluyor. Kanunlara, hukuka karşıt olarak tutuluyorlar. Bir insan fikirlerinden ötürü yargılanmamalı ve mahpusa atılmamalı. Şayet siz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını Türkiye’de uygulanabileceğine dair anayasamızı değiştirmişseniz, hukuk sistemini buna uygun hale getirmişseniz, ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği sonucu ben uygulamam’ diyemezsiniz” dedi.
Türkiye’nin bu biçimde bir tavır sergilemesinin dünyaya “Türkiye’de demokrasi yok, otoriter formül var” iletisinin verileceğini kaydederek, “Biz buna karşıyız. AİHM’nin kararlarını uygulamak zorundayız” dedi ve şu biçimde devam etti:
“Şu gerçeğimiz var: Yalnızca AİHM kararları Türkiye’de uygulanmıyor, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlar da uygulanmıyor maalesef. Anayasa Mahkemesi en üst mahkeme Türkiye’de; verdiği kararlar var ancak en alttaki mahkeme Anayasa Mahkemesi kararlarına uymuyor. Uymayan hakim de terfi ettiriliyor.”
Kılıçdaroğlu, KHK ile üniversitelerden atılan Barış Akademisyenleri’ni bir hafta ortasında nazaranvlerine iade edeceklerini de belirtti.
CHP ve ÂLÂ Parti’den oluşan Millet İttifakı geçtiğimiz günlerde Gelecek, DEVA, Saadet ve Demokrat Parti genel liderleri ile bir ortaya gelerek güçlendirilmiş parlamenter sisteme dair irade koyan bir açıklama yaptı. Read full story
Başkanların 28 Şubat’ta yapacağı ikinci toplantıyla işbirliğini daha sağlam temellere oturtması ve ilerleyen süreçte Haziran 2023’te yapılacak seçimlerde Cumhur İttifakı’nın adayı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile yarışacak ismi belirlemesi bekleniyor.
CHP genel merkezinde Reuters’ın sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, önderler içinde adayın kim olacağının konuşulmadığını, şu ana kadar amacın güçlendirilmiş parlamenter sistemi geniş kitlelere aktarmak olduğunu belirterek şöyleki dedi:
“Cumhurbaşkanı adayının devlet tecrübesinin olmasını, devleti tanımasını dilek ediyoruz; tarafsız olması gerektiğini söylüyoruz. Asıl yetkinin yürütme organında yani başbakanda olmasını, cumhurbaşkanının yetkilerinin büyük ölçüde kısıtlanması gerektiğinden yanayız. Cumhurbaşkanı kim olacak yahut kim olmayacak onu sonrasındasında kendi ortamızda oturup konuşacağız.”
Beş genel liderin hem de ana muhalefet önderi olan kendisine cumhurbaşkanlığını önermesi halinde bunu kabul edip etmeyeceği sorusuna Kılıçdaroğlu, “normal olarak (kabul ederim). Cumhurbaşkanlığı onurlu bir vazife. Beş genel liderin benim ismimi söylem etmesi her şeydilk evvel benim için onur. Ayrıyeten beş genel liderin bana itimat duyması manasına geliyor, bu da benim için son derece değerli. Üç, benim sorumluluğumun arttığını bilmem lazım. bakılırsav yaptığım müddette o beş genel lidere karşı sorumluyum ve onlara asla hayalkırıklığı yaşatmamalıyım” diye konuştu.
Beş genel liderle 28 Şubat’ta bir ortaya gelecekleri görüşmede, güçlendirilmiş parlamenter sistemden neyi amaçladıklarını kamuoyuyla paylaşacaklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, TBMM’nin göstermelik olmaktan çıkarılmasını istediklerini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, devlette liyakat sisteminin hükümran olması, siyasi etik yasasının çıkarılması üzere evvelari olduğunun altını çizdi.
Altı partinin güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili hiç bir görüş ayrılığı olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, partiler içinde fay sınırı olabilecek rastgele bir durum bulunup bulunmadığı sorusuna şu karşılığı verdi:
“Güçlendirilmiş parlamenter sistemle devletin bir daha inşasını düşünüyoruz; yani bir manada hukukun bir daha inşası. Yasama, yürütme ve yargı içinde bozulan sistemin düzeltilmesi gerekiyor… TCMB’nin bağımsızlığı, BDDK, Kamu İhale Kurumu üzere devlette liyakat sistemini önceleyen belli kurallar getiriceğiz, bu ikinci basamak. Üçüncü kademe iktisat. İktisat ve toplumsal siyasetlerle ilgili çalışmalar… Bu konularda altı parti kendi iç çalışmalarını yapacak. Partilerin içinde rastgele bir fay sınırı görmüyorum, bir ahenk var.”
Altı partinin başının ardında başka bir plan olmadığını, tek maksatlarının gerçek demokrasi, özgürlükler, medya özgürlüğü ve güçler ayrılığı prensibini getirmek olduğunu söz eden Kılıçdaroğlu, tarafsız bir cumhurbaşkanı olması gerektiğinin altını çizdi.
Kılıçdaroğlu, pakette kesin hesap kurulunda başkanlığı ana muhalefet partisine vereceklerini, parlamentoda iktidarın muhalefete hesap vereceğini söylemiş oldu ve ekledi: “Bu hem liyakatın daha sağlıklı oluşmasına yol açacak, devlette yozlaşmayı önleyecek ve büyük ölçüde yolsuzlukları engelleyecek.”
İmamoğlu ve Yavaş nazaranvlerini sürdürüecek
Anketlerde de isimleri yer alan ve birtakım bölümlerce “potansiyel aday” olarak öne çıkarılan İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Lideri Mansur Yavaş hakkında Kılıçdaroğlu, “Onlar nazaranvlerine devam edecek” dedi.
HDP’nin ittifaka yakınlığı, uzaklığı ya da dayanağı tartışmaları hala devam ederken Kılıçdaroğlu, “Şunun altını çizeyim, bugün Türkiye’de tüm siyasi partilerle görüşen tek parti biziz. Bütün siyasal partilerle bağlantılarımızı sürdürürüz. Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez ögeleridir ve HDP saygın bir siyasal partidir; ötürüsıyla da onlarla da ilgilerimiz var” dedi.
Kılıçdaroğlu yeri geldiğinde HDP ile görüştüklerini, bundan bağımsız olarak da “Kürt seçmeni” kazanacaklarını tabir etti ve şöyleki dedi:
“Onlarla (Kürt seçmenlerle) bağlarımız son derece güzel… Rastgele bir sıkıntımız yok. HDP ile de Kürt seçmenle de olan bağlarımızı demokratik standartlar içerisinde sürdürüyoruz… Diyarbakır’a gidecektim, hava muhalefeti niçiniyle gidemedim, önümüzdeki süreçte gideceğim… Beklentileri, talepleri, muhtaçlıkları olabilir. Bunlar demokratik ortam ortasında oturulur konuşulur ve insan hakları çerçevesinde de gereği yapılır.”
“TCMB ve PPK üyelerini de değiştireceğiz”
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bakılırsav geldiklerinde çıkarılacak bir numaralı kararname ile devletin dataları alabileceği bir planlama örgütü kuracaklarını belirterek, ayrıyeten bağımsız hareket edemeyen ve alınan talimatları uygulayan TCMB lideri ile Para Siyaseti Konseyi üyelerini değiştireceklerini söylemiş oldu.
Kılıçdaroğlu, BDDK, SPK, Kamu İhale Kurumu üzere başka üst şuralarda da değişikliğe gidecekleri belirtti.
Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandıkları takdirde, bir numaralı kararname ile dataların alınabileceği bir planlama örgütünü kuracaklarını ve kendi alanında ehil 25-30 kişinin bu kuruma atanacağını belirtti.
Kılıçdaroğlu, ayrıyeten buralara atama yaparken parti ayrımı gözetmeden liyakat metoduna bakılırsa tercihte bulunacaklarını ve toplumu hayal kırıklığına uğratmayacaklarını bildirdi.
Son devirde uygulamaları çeşitli kesitler tarafınca eleştirilen ve üst üste faiz indirimine giden Merkez Bankası Lideri ve PPK üyelerini değiştireceklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, Kılıçdaroğlu, “Merkez Bankası kültürüne sahip olmayan, para siyaseti nedir gerçek dürüst bilmeyen bir insanın Merkez Bankası başkanlığına getirilmesi kadar yanlış birşey yok” dedi ve kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“TCMB Lideri’nin evvel parlamentonun çıkardığı yasanın kendine verdiği yetkileri bilmesi lazım. Kendisine verdiği yetkilerin değil de dışardan gelen talimatın gereğini yapıyorsa o kişi Merkez Bankası başkanlığı yapamaz. TCMB’nin bağımsızlığı fazlaca kıymetlidir. Sıcak siyaset TCMB’ye müdahale etmemeli; şayet ederse bugünkü tabloyla karşılaşırız. Aksi biçimde biz dünyada finans etraflarına inanç veremeyiz.”
TCMB Lideri’nin kararlar için talimatı “saray”dan aldığını lakin bunları değiştireceklerini söz eden Kılıçdaroğlu, “İşi ehline teslim edeceksin, o işi en uygun bilen kişiyi Merkez Bankası başkanlığına getireceğiz. Para Siyaseti Konseyi’ni da birebir biçimde yapacağız… TCMB’nin kendine has bir kültürü vardır ancak o kültür yerle bir edildi” dedi.
Kılıçdaroğlu sorunun yalnızca TCMB’de olmadığını, BDDK, SPK, Kamu İhale Kurumu ve EPDK üzere üst heyetlerde da liyakat sıkıntıları bulunduğunu ve gerekli değişiklikleri yapacaklarının altını çizdi.
EPDK fonksiyonsuz
Son periyotta elektrik tutarlarıda yapılan artırımlarla bir arada sorunun yalnızca elektrik olmadığını, ülkenin yönetilememesinin bir örneği olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “(Bunların) yönetme kapasiteleri yok” dedi.
Kılıçdaroğlu, bugüne kadar hükümetin elde olan herşeyi sattığını ve elde birşey kalmayınca ne yapacaklarını şaşırdıklarını kaydederek, şu biçimde konuştu:
“Zamları denetimsiz biçimde yapıyorlar… EPDK dediğimiz kurum fonksiyonsuz hale gelmiş durumda. Fiyatlara artırım yapıldı, artık artırımlar nasıl indirilecek diye hesap yapıyorlar. Konuşması gereken kurum EPDK lakin konuşmuyor; Saray konuşuyor. Saray da ne diyeceğini bilmiyor… Onlar için halk kıymetli değil… Bu sorumsuzluk bugünkü piyasayı, kaosu yarattı fakat düzelteceğiz.”
“NATO’nun bir kesimiyiz, kendimizi ittifakın haricinde goremeyiz”
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin NATO’nun bir modülü olduğunu ve kendini ittifakın haricinde nazaranmeyeceğini belirterek, cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmaları halinde bunun kurallarını yerine getireceklerini söylemiş oldu.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin sorun yaşadığı Suriye ve Mısır başta olmak üzere tüm ülkelerle sorunları çözeceklerini belirtti.
Kılıçdaroğlu, son periyotta dış siyasette yaşanan gelişmeleri değerlendirirken, “Biz NATO’nun bir kesimiyiz. ötürüsıyla kendimizi bu ittifakın haricinde goremeyiz. Bu hususta taahhütlerimiz var. Biz NATO’yu yalnızca bir savunma aracı, kurumu olarak da görmüyoruz. NATO artık bugün 21. yüzyılda beraberinde demokrasinin de bir güvencesi” dedi.
Türkiye’nin üyesi olduğu NATO kapsamında savunma sistemini ve bağlarını bu bağlamda götürmesi gerektiğini belirterek, “Rusya ile münasebetlerimizin güzel olmasını isteriz… Ancak biz Batı ittifakının bir kesimi olmak isteriz” diye konuştu.
NATO sisteminin haricinde Rusya’dan alınan S-400 uzun menzilli savunma sistemini Türkiye’nin kime karşı kullanacağını birinci günden beri sorduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, “Suriye mi, İran mı, Yunanistan mı? Kim için kullanacağız? Bu sorunun şu ana kadar yanıtı alınmış değil” dedi.
Kılıçdaroğlu, alınan S-400’lerin depolarda beklediğini belirterek, gerçek olanın NATO ile entegre bir sistem olduğunu söylemiş oldu.
Millet İttifakı’nın adayı seçildikten daha sonra Mısır, İsrail, Suriye ve Irak ile alakaları düzelteceklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, bölgede tansiyon ve terörizm istemediklerini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, “Mısır ile niçin hengame ettik? Suriye ile niçin arbede ettik? Efendim ‘Suriye’de demokrasi yok.’ Yahu dön kendi ülkene bak, bakalım Türkiye’de demokrasi var mı? Demokrasisi askıya alınmış bir ülke öteki bir ülkede demokrasi arayışı ortasında. Bu kadar saçma bir şey olamaz” dedi.
Türkiye’de resmi sayılara bakılırsa 3.6 milyon Suriyeli bulunduğunu, gettolar ve yeraltı dünyası oluşmaya başladığını tabir eden Kılıçdaroğlu, bu sorunun çözelmesi gerektiğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, Suriye’ye döneceklerin güvenliğinin sağlanması gerektiğini, Esad ile oturup muahede yapılması ve diplomatik alakaların bir daha kurulması gerektiğini söylemiş oldu.
Bütün bu konularda yapılacakların başlarında hazır olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Suriye’ye gideceklerin yaşayacakları yerlerde AB fonlarının kullanılabileceğini, güvelik için de BM’nin devreye alınabileceğini vurguladı.
Mısır, Suriye, İsrail ve Ortadoğu ile ilgilerin düzelmesi ile Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının Türkiye üzerinden Avrupa’ya gitmesinin yollarını açacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Merkez Türkiye projemiz ile Akdeniz’de hayli kuvvetli bir merkez oluşturacağız” dedi.
AB Kurulu ve Kavala, Demirtaş davaları
Avrupa’daki çeşitli karar organları tarafınca alınan birtakım kararların Türkiye tarafınca uygulanmamasının kabul edilemeyeceğini, “Osman Kavala da Selahattin Demirtaş da hapishanede boşuna tutuluyor. Kanunlara, hukuka karşıt olarak tutuluyorlar. Bir insan fikirlerinden ötürü yargılanmamalı ve mahpusa atılmamalı. Şayet siz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını Türkiye’de uygulanabileceğine dair anayasamızı değiştirmişseniz, hukuk sistemini buna uygun hale getirmişseniz, ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği sonucu ben uygulamam’ diyemezsiniz” dedi.
Türkiye’nin bu biçimde bir tavır sergilemesinin dünyaya “Türkiye’de demokrasi yok, otoriter formül var” iletisinin verileceğini kaydederek, “Biz buna karşıyız. AİHM’nin kararlarını uygulamak zorundayız” dedi ve şu biçimde devam etti:
“Şu gerçeğimiz var: Yalnızca AİHM kararları Türkiye’de uygulanmıyor, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlar da uygulanmıyor maalesef. Anayasa Mahkemesi en üst mahkeme Türkiye’de; verdiği kararlar var ancak en alttaki mahkeme Anayasa Mahkemesi kararlarına uymuyor. Uymayan hakim de terfi ettiriliyor.”
Kılıçdaroğlu, KHK ile üniversitelerden atılan Barış Akademisyenleri’ni bir hafta ortasında nazaranvlerine iade edeceklerini de belirtti.