TerraNova
New member
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yüksek faiz geliri için geldiğini belirterek, “Sizin ösöylemiş olduğiniz vergilerin büyük kısmı Londra’daki tefecilere gidiyor. Bunu siz içinize sindirir misiniz bilmiyorum lakin biz sindiremiyoruz. İş insanlarımız istihdam yapsınlar ve Türkiye’yi büyütelim.” dedi.
Çeşme’deki bir otelde düzenlenen Ege Endüstrici ve İş İnsanları Derneği Yüksek İstişare Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada siyasetin ferdi yahut belli kitlelerin çıkarı üzerine inşa edilmemesinin kıymetine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, bir yüzyılı geride bırakan Türkiye’nin geçen yüzyıldan ders çıkararak geleceği inşa etmek zorunda olduğunu, yüzyılın birinci 25 yılında uçak ihraç eden 5 ülkeden birisiyken o ideolojinin nasıl kaybedildiğini sorgulaması gerektiğini anlattı.
Türkiye’yi yönetmeye talip olan tüm siyasi parti başkanlarının iş insanlarının taleplerine kulak vermesi gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şu biçimde konuştu:
“Bu ülkenin iş insanları nasıl bir siyasetçi istiyor, aslına bakarsanız bu biçimde bir eksende buluşabilirsek yarış, düzgünlükte yarış olur. Biz yeterlilikte yarışı öncelersek esasen Türkiye süratle büyür ve kalkınır. Çok dinamik bir ülke. Genç nüfusu var. Nüfus açısından son derece varlıklı bir ülke. Maalesef zenginliğimizi yeteri kadar kullanamıyoruz.”
“Rekabet bahtınızı ortadan kaldırıyorlar”
Endüstricinin elektrik maliyetlerinin yüksek olduğunu lisana getiren Kılıçdaroğlu, “Akkuyu’daki nükleer santral devreye girdiğinde kilovat saatine KDV hariç 12,5 sent para ödeyeceksiniz. Sizin rekabet ettiğiniz ülkeler kilovat saatine 3 sentten elektrik kullanırken siz 12,5 sent. Üstelik garanti etmişsiniz, KDV hariç kullanacaksınız, nasıl rekabet edeceksiniz? Bir sitemim de şu, niye itiraz etmediniz? Rekabet bahtınızı ortadan kaldırıyorlar. ‘Bu yanlıştır’ niye demediniz?” diye konuştu.
Aksiliklere karşın karamsar olmadıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin tüm meselelerine tahlil bulabilecek kapasitede olduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde fasıl açılmasını beklememesi gerektiğini kaydederek, “AB’nin yeni fasıl açmasını beklemeden, biz çağdaş uygarlığı yakalamak ve aşmak istiyorsak oradaki bütün kuralları ülkemize getirmek zorundayız.” değerlendirmesinde bulundu.
Siyaset kurumunun bürokrasiye, maddelere ve kurallara muhalif talimat vermesinin değerli meselelere niye olduğunu, liyakatin kalmadığı bir devri yaşadıklarını savunan Kılıçdaroğlu, siyasetin müdahalesi niçiniyle tıkanmaların yaşandığı kurumlardan birinin de Merkez Bankası olduğunu söylemiş oldu.
Can ve mal güvenliğiyle yargı bağımsızlığının sağlanması gerektiğini, yargıç atamalarında liyakatin öne çıkmasını istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, büyük yatırımların maliyetlerinin açıklanmadığını, CHP olarak devlet idaresinde ticari sır kavramını kabul etmediklerini anlattı.
Türkiye’ye yeteri kadar yabancı yatırım gelmediğine işaret eden Kılıçdaroğlu, şu biçimde devam etti:
“Yabancılar gelmiyor, yatırım yapmıyor. Spekülatif hedefli geliyorlar. Yüksek faiz veriyoruz, geliyor 1 yıllığına yüksek faizi alıp ülkesine gidiyor. Sizin ösöylemiş olduğiniz vergilerin büyük kısmı Londra’daki tefecilere gidiyor. Bunu siz içinize sindirir misiniz bilmiyorum ancak biz sindiremiyoruz. İş insanlarımız istihdam yapsınlar ve Türkiye’yi büyütelim.”
“Politikacının alkışa değil tenkide muhtaçlığı var”
Türkiye’nin geleceğiyle ilgili karamsar olmadığını, kısa vakitte toparlanmanın mümkün olduğunu lisana getiren Kılıçdaroğlu, kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Asla karamsar değilim. Türkiye kendisini toparlar mı? 5 yıl ortasında epeyce farklı bir Türkiye’yi inşa etmek mümkün. 15-20 yıl değil. 5 yıl ortasında bölgenin en kuvvetli devleti, istihdam problemini büyük ölçüde çözmüş, katma kıymeti yüksek eser üretmeye kilitlenmiş bir sanayi, yeni bir teşvik siyaseti, yeni bir bütçe ve para siyaseti… Bunları 5 yılda düzeltmek mümkün. Birinci 6 ayda bu topluma rahat bir nefes aldırmak mümkün. Gelecek garantisi, niyet ve söz özgürlüğü vereceksiniz. ‘Bize oy verin’ diyorum. Zira ‘Bizi en rahat eleştirebileceğiniz ortamı yaratacağız size’ diyorum. Bir siyasetçinin alkışa değil tenkide muhtaçlığı var. Siyasetçi aslına bakarsan bu şuurda olsa memlekette problemler çözülecek.
Medya özgürlüğü epeyce pahalı. Gazeteci istediğini yazmalı. var ise yanlışı söylersin, evrakını gönderirsin. her insanın ağzına bant çekip hiç kimse konuşmayacak derseniz ya da beni eleştirmeyecek derseniz farklı bir Türkiye tablosu ortaya çıkar. Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP’dir. Türkiye’de kimin, kimlerin hangi toplumsal kimliklerin ne sorunu var ise her sıkıntıya tahlil ürettik.”
Çeşme’deki bir otelde düzenlenen Ege Endüstrici ve İş İnsanları Derneği Yüksek İstişare Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada siyasetin ferdi yahut belli kitlelerin çıkarı üzerine inşa edilmemesinin kıymetine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, bir yüzyılı geride bırakan Türkiye’nin geçen yüzyıldan ders çıkararak geleceği inşa etmek zorunda olduğunu, yüzyılın birinci 25 yılında uçak ihraç eden 5 ülkeden birisiyken o ideolojinin nasıl kaybedildiğini sorgulaması gerektiğini anlattı.
Türkiye’yi yönetmeye talip olan tüm siyasi parti başkanlarının iş insanlarının taleplerine kulak vermesi gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şu biçimde konuştu:
“Bu ülkenin iş insanları nasıl bir siyasetçi istiyor, aslına bakarsanız bu biçimde bir eksende buluşabilirsek yarış, düzgünlükte yarış olur. Biz yeterlilikte yarışı öncelersek esasen Türkiye süratle büyür ve kalkınır. Çok dinamik bir ülke. Genç nüfusu var. Nüfus açısından son derece varlıklı bir ülke. Maalesef zenginliğimizi yeteri kadar kullanamıyoruz.”
“Rekabet bahtınızı ortadan kaldırıyorlar”
Endüstricinin elektrik maliyetlerinin yüksek olduğunu lisana getiren Kılıçdaroğlu, “Akkuyu’daki nükleer santral devreye girdiğinde kilovat saatine KDV hariç 12,5 sent para ödeyeceksiniz. Sizin rekabet ettiğiniz ülkeler kilovat saatine 3 sentten elektrik kullanırken siz 12,5 sent. Üstelik garanti etmişsiniz, KDV hariç kullanacaksınız, nasıl rekabet edeceksiniz? Bir sitemim de şu, niye itiraz etmediniz? Rekabet bahtınızı ortadan kaldırıyorlar. ‘Bu yanlıştır’ niye demediniz?” diye konuştu.
Aksiliklere karşın karamsar olmadıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin tüm meselelerine tahlil bulabilecek kapasitede olduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde fasıl açılmasını beklememesi gerektiğini kaydederek, “AB’nin yeni fasıl açmasını beklemeden, biz çağdaş uygarlığı yakalamak ve aşmak istiyorsak oradaki bütün kuralları ülkemize getirmek zorundayız.” değerlendirmesinde bulundu.
Siyaset kurumunun bürokrasiye, maddelere ve kurallara muhalif talimat vermesinin değerli meselelere niye olduğunu, liyakatin kalmadığı bir devri yaşadıklarını savunan Kılıçdaroğlu, siyasetin müdahalesi niçiniyle tıkanmaların yaşandığı kurumlardan birinin de Merkez Bankası olduğunu söylemiş oldu.
Can ve mal güvenliğiyle yargı bağımsızlığının sağlanması gerektiğini, yargıç atamalarında liyakatin öne çıkmasını istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, büyük yatırımların maliyetlerinin açıklanmadığını, CHP olarak devlet idaresinde ticari sır kavramını kabul etmediklerini anlattı.
Türkiye’ye yeteri kadar yabancı yatırım gelmediğine işaret eden Kılıçdaroğlu, şu biçimde devam etti:
“Yabancılar gelmiyor, yatırım yapmıyor. Spekülatif hedefli geliyorlar. Yüksek faiz veriyoruz, geliyor 1 yıllığına yüksek faizi alıp ülkesine gidiyor. Sizin ösöylemiş olduğiniz vergilerin büyük kısmı Londra’daki tefecilere gidiyor. Bunu siz içinize sindirir misiniz bilmiyorum ancak biz sindiremiyoruz. İş insanlarımız istihdam yapsınlar ve Türkiye’yi büyütelim.”
“Politikacının alkışa değil tenkide muhtaçlığı var”
Türkiye’nin geleceğiyle ilgili karamsar olmadığını, kısa vakitte toparlanmanın mümkün olduğunu lisana getiren Kılıçdaroğlu, kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Asla karamsar değilim. Türkiye kendisini toparlar mı? 5 yıl ortasında epeyce farklı bir Türkiye’yi inşa etmek mümkün. 15-20 yıl değil. 5 yıl ortasında bölgenin en kuvvetli devleti, istihdam problemini büyük ölçüde çözmüş, katma kıymeti yüksek eser üretmeye kilitlenmiş bir sanayi, yeni bir teşvik siyaseti, yeni bir bütçe ve para siyaseti… Bunları 5 yılda düzeltmek mümkün. Birinci 6 ayda bu topluma rahat bir nefes aldırmak mümkün. Gelecek garantisi, niyet ve söz özgürlüğü vereceksiniz. ‘Bize oy verin’ diyorum. Zira ‘Bizi en rahat eleştirebileceğiniz ortamı yaratacağız size’ diyorum. Bir siyasetçinin alkışa değil tenkide muhtaçlığı var. Siyasetçi aslına bakarsan bu şuurda olsa memlekette problemler çözülecek.
Medya özgürlüğü epeyce pahalı. Gazeteci istediğini yazmalı. var ise yanlışı söylersin, evrakını gönderirsin. her insanın ağzına bant çekip hiç kimse konuşmayacak derseniz ya da beni eleştirmeyecek derseniz farklı bir Türkiye tablosu ortaya çıkar. Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP’dir. Türkiye’de kimin, kimlerin hangi toplumsal kimliklerin ne sorunu var ise her sıkıntıya tahlil ürettik.”