TerraNova
New member
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Lideri Ali Babacan, FOX TV’de katıldığı Çalar Saat programında İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı.
Babacan, şunları söylemiş oldu:
“Güçlendirilmiş parlamenter sistem isteyen partilerle yakın bir diyalog ortasındayız. Bundan daha sonraki süreçte biraz da iş birliği kademesine geçilmesi gerektiğini düşünüyoruz. hiç bir parti parlamenter sisteme kendi başına götürebilecek meclis aritmetiğine sahip olmayacak. Parlamenter sistem isteyen partiler vatandaşımızın karşısına çıkarken beş, altı başka sistemle çıkarsa bunun itimat açısından hayli ikna edici olacağı kanaatinde değiliz. Türkiye’nin önünde tek bir parlamenter sistem maksadının olması lazım.
‘İktidar nasıl değişecek, bırakır mı?’ diyorlar. Seçimle değişecek. Bu milletin feraseti ve bu ülkenin köklerindeki demokrasi iradesi hayli güçlü. Bu iradenin önünde kimse duramaz. Seçim günü geldiğinde açık bir farkla seçim kazanılırsa hiç kimse bir şey yapamaz. Açık farkla kazanmak gerekiyor seçimi. Uç uca olursa kırk türlü oyun olabilir. İstanbul’da olmadı mı?
“Bir ayda biter”
İktisatla ilgili kurumları ayağa kaldırmamız bir aydır. İç işleyişini bir daha yapılandırmak, dürüst ve ehil takımları işin başına koymak, bağımsız olması gereken kurumların tam bağımsızlığını sağlamak azamî bir ayda biter. Gençlere ‘Rahat nefes alın, toplumsal medyada istediğinizi paylaşın, kimse sizi paylaşımlarınızdan dolayı yargılamayacak’; gazetecilerimize ‘hiç bir gazeteciyi eleştirel yazdığı, çizdiği, konuştuğu için işten kovdurmayacağız’ diye hükûmetin birinci gün yapacağı açıklama dahi ülkeye bir nefes aldırır. Adalet ve hukuk konusunda sağlam duracak bir iktidar kurulduğu gün bu ülkeye oluk oluk para akmaya başlar.
“200 liralık banknot 123 dolardı, bugün 23 dolar”
Hayat pahalılığı yirmi yılın en makus noktasında. Besin enflasyonu yuvarlayarak söylüyorum, yüzde 30. TÜİK’in deklare ettiğı sayı. En epey artırım besin mamüllerinde. 2009 yılında 200 liralık banknot tedavüle çıktı. Bedeli 123 dolardı. Bugün 23 dolar. Vatandaşın cebindeki para pul olmuş durumda. Satın alma gücü süratle düştü, düşüyor.
Ulusal gelirimizi 3608 dolardan 2008 yılında 11.018 dolara çıkarttık. 2013’te 12.582 dolara ulaştık. Hükûmetin şu andaki 2023 gayesi bizim 2008’de ulaştığımız ulusal gelirin altında. Bu, Türkiye’nin yoksullaşmasının en somut göstergesi. Bu bir felaket. Tepe senelerda orta gelir tuzağından korkuyorduk. Zira hukuk ve eğitim alanında Türkiye zayıf gidiyordu. Tepe senelerındaki muvaffakiyetin kaynağı Sayın Erdoğan’sa, Türkiye’nin ulusal eğitimde de en azından bir devir başarılı olması gerekirdi.
“Tek araç faiz”
2002’den 2018’e kadar Merkez Bankası’nın piyasa müdahalesiyle sattığı dövizin toplamı 8 milyar dolar. 2019’un başından 2020’nin sonuna kadar 130 milyar dolar sattı. 8 milyar doların tamamı açık, şeffaf. 2019 martındaki mahallî seçimlerindilk evvel akılları sıra döviz kurunu sakin gdolayıp Merkez Bankası faizini belirli bir noktada tutmak için kendilerine göre bir cinlik yapmışlar. Merkez Bankası’nın net rezervi eksiye düştüğü için dövizi denetim edebilmeyle alakalı tek araç faiz. Faizi yüksek tutarak kuru muhakkak noktada tutabiliyor. Yoksa niçin Sayın Erdoğan faizi düşürtmüyor? Merkez Bankası yüzde 19 faizi yüzde 10’a indirirse sonraki gün kur o denli bir sıçrar ve kurdaki artış enflasyonu o denli bir vurur ki buna da cüret edemiyorlar.”
Babacan, şunları söylemiş oldu:
“Güçlendirilmiş parlamenter sistem isteyen partilerle yakın bir diyalog ortasındayız. Bundan daha sonraki süreçte biraz da iş birliği kademesine geçilmesi gerektiğini düşünüyoruz. hiç bir parti parlamenter sisteme kendi başına götürebilecek meclis aritmetiğine sahip olmayacak. Parlamenter sistem isteyen partiler vatandaşımızın karşısına çıkarken beş, altı başka sistemle çıkarsa bunun itimat açısından hayli ikna edici olacağı kanaatinde değiliz. Türkiye’nin önünde tek bir parlamenter sistem maksadının olması lazım.
‘İktidar nasıl değişecek, bırakır mı?’ diyorlar. Seçimle değişecek. Bu milletin feraseti ve bu ülkenin köklerindeki demokrasi iradesi hayli güçlü. Bu iradenin önünde kimse duramaz. Seçim günü geldiğinde açık bir farkla seçim kazanılırsa hiç kimse bir şey yapamaz. Açık farkla kazanmak gerekiyor seçimi. Uç uca olursa kırk türlü oyun olabilir. İstanbul’da olmadı mı?
“Bir ayda biter”
İktisatla ilgili kurumları ayağa kaldırmamız bir aydır. İç işleyişini bir daha yapılandırmak, dürüst ve ehil takımları işin başına koymak, bağımsız olması gereken kurumların tam bağımsızlığını sağlamak azamî bir ayda biter. Gençlere ‘Rahat nefes alın, toplumsal medyada istediğinizi paylaşın, kimse sizi paylaşımlarınızdan dolayı yargılamayacak’; gazetecilerimize ‘hiç bir gazeteciyi eleştirel yazdığı, çizdiği, konuştuğu için işten kovdurmayacağız’ diye hükûmetin birinci gün yapacağı açıklama dahi ülkeye bir nefes aldırır. Adalet ve hukuk konusunda sağlam duracak bir iktidar kurulduğu gün bu ülkeye oluk oluk para akmaya başlar.
“200 liralık banknot 123 dolardı, bugün 23 dolar”
Hayat pahalılığı yirmi yılın en makus noktasında. Besin enflasyonu yuvarlayarak söylüyorum, yüzde 30. TÜİK’in deklare ettiğı sayı. En epey artırım besin mamüllerinde. 2009 yılında 200 liralık banknot tedavüle çıktı. Bedeli 123 dolardı. Bugün 23 dolar. Vatandaşın cebindeki para pul olmuş durumda. Satın alma gücü süratle düştü, düşüyor.
Ulusal gelirimizi 3608 dolardan 2008 yılında 11.018 dolara çıkarttık. 2013’te 12.582 dolara ulaştık. Hükûmetin şu andaki 2023 gayesi bizim 2008’de ulaştığımız ulusal gelirin altında. Bu, Türkiye’nin yoksullaşmasının en somut göstergesi. Bu bir felaket. Tepe senelerda orta gelir tuzağından korkuyorduk. Zira hukuk ve eğitim alanında Türkiye zayıf gidiyordu. Tepe senelerındaki muvaffakiyetin kaynağı Sayın Erdoğan’sa, Türkiye’nin ulusal eğitimde de en azından bir devir başarılı olması gerekirdi.
“Tek araç faiz”
2002’den 2018’e kadar Merkez Bankası’nın piyasa müdahalesiyle sattığı dövizin toplamı 8 milyar dolar. 2019’un başından 2020’nin sonuna kadar 130 milyar dolar sattı. 8 milyar doların tamamı açık, şeffaf. 2019 martındaki mahallî seçimlerindilk evvel akılları sıra döviz kurunu sakin gdolayıp Merkez Bankası faizini belirli bir noktada tutmak için kendilerine göre bir cinlik yapmışlar. Merkez Bankası’nın net rezervi eksiye düştüğü için dövizi denetim edebilmeyle alakalı tek araç faiz. Faizi yüksek tutarak kuru muhakkak noktada tutabiliyor. Yoksa niçin Sayın Erdoğan faizi düşürtmüyor? Merkez Bankası yüzde 19 faizi yüzde 10’a indirirse sonraki gün kur o denli bir sıçrar ve kurdaki artış enflasyonu o denli bir vurur ki buna da cüret edemiyorlar.”